Etiket arşivi: Bu

Plesk Panel (Linux) Yedek Alma-Yedekten Yükleme İşlemleri Backup-Restore

Plesk ‘imizin kurulu oldugu dizin “/usr/local/psa/

Sunucumuza SSH dan root olarak bağlanıyoruz ve.

mkdir yedek

/usr/local/psa/bin/pleskbackup all /root/yedek/yedek.psa

komutlarını sırasıyla çalıştırıyoruz ve plesk kullanıcılar, email hesapları,veritabanları yedeklenmiş oluyor,

veya ftp backup alanımız var ise

/usr/local/psa/bin/pleskbackup all ftp://ftpkullanıcıadi:ftpsifre@ftpserver/plesk_yedeklerim/yedek.psa

Yükleme işlemleri bu kadar, geçelim Yedekten yükleme Restore işlemine

/usr/local/psa/bin/pleskrestore –create-map /root/yedek/yedek.psa -map /root/yedek/yedek.map

/usr/local/psa/bin/pleskrestore –restore /root/yedek/yedek.psa -level all -map /root/yedek/yedek.map

uyarı yedek %100 güvenli değildir geri yükleme yaparken sorun çıkartabilir.

X ışını, X ışınları ve bulunuşu

X IŞINLARININ BULUNUŞU:
X ışınları 19. yüzyılın sonunda Röntgen tarafından bulundu . Bu ışınlar havası boşaltılmış lambaların (Crookes lambası , akkor katotlu lambalar vb .) dışında da yayılırlar . Ampul yüzeyinin katot ışınlarıyla bombardıman edilen kısımlarında meydana gelirler . Röntgen bulduğu bu ışınların yapısını bilmediğinden bunlara X adını verdi . X ışınları yaygın olarak x ışını tüplerinde ve son zamanlarda büyük hızlandırıcılarda (senkrotron ışıması) üretilmektedir . Bunlar,özellikle madde içine girme özellikleri bakımından kullanılır .

X IŞINLARININ YAPISI:
X ışınları ışık ışınlarıyla aynı özelliktedir,fakat frekansları daha büyük olan elektromagnetik ışımalardır . Dalga boyları mor ötesi ışınlarından daha küçüktür ve 0.03 ile 20 angström arasında değişir . X ışınlarının yapısını 1912’de alman fizikçisi Von Laue tespit etti;bu amaçla billur bir lam yardımıyla X ışınlarının kırınımını gerçekleştirdi;bu deney aynı zamanda, billurlar için ağ biçiminde kafesli bir yapıyı öngören Bravais teorisinin de doğrulanmasına yaradı . Bunu izleyen yıllarda,X ışınlarının tayflarından yararlanarak baba ve oğul Bragg’lar ve fransız Maurice de Broglie pek çok ölçme yaptılar .


X IŞINLARININ ÜRETİLMESİ:
Normal ışık gibi X ışıması da ,atomun bir elektronunun bir halden daha düşük enerjili bir başka hale hale kuvantal bir geçiş yaptığı bir atom sürecinden kaynaklanır . Tek fark ilgili elektronun enerji düzeyleri sıralamasındaki konumundan ileri gelir: görünür ışık yayımından sorumlu elektronların , atom çekirdeğine zayıf bir şekilde bağlı dış elektronlar olmasına karşın, X ışıması yayımında, atom çekirdeğine çok kuvvetli bir şekilde bağlı iç elektronlar söz konusu olur .
X ışınlı bir lamba,bir elektron kaynağı (katot),bu elektronları hızlandırıcı bir düzenek ve elektronları frenliyerek X ışınları yayım kaynağı vazifesi gören madeni bir engel veya bir antikatotu bulunan basıncı düşürülmüş bir kaptan meydana gelir . Eskiden Crookes lambası veya soğuk anotlu lamba kullanılırdı;bugün Coolidge lambasından veya sıcak anotlu lambadan yararlanılır . Bu lamba,iç basıncı sıfır olan bir cam ampuldür . Elektronlar,uçlarına ısıtma devresi bağlanmış bir tungsten filamandan yayılır . Elektron demetinin yoğunluğu filamanın sıcaklığıyla orantılı olarak artar . Serbest elektronlara yeterli hızı verebilmek için filamanın çevresine mutlak değeri büyük,negatif gerilim taşıyan bir silindir geçirilir . Ve bütün donatım bir elektron tabancası meydana getirir . Antikatot, tungstenden yapılmış içi oyuk bir kütledir ve su ile soğutulur;filamanın bir sm yakınına yerleştirilmiş ve bir yüksek gerilim kaynağının pozitif kısmına bağlanmıştır . Katotun yaydığı elektronlar hızlandırma potansiyeli katot ile anota doğru hızlanarak hedef metale çarparlar . Hedef metal (anot) yumuşak yapıda bir metalden oluşturulduğu için çarpan bu elektronlar metale gömülürler yani yavaşlar .

Gerçekleşen bu olaylar sonucunda elektronlara büyük bir negatif ivme verilmiş olur . Elektronlar bu negatif ivme sonucunda durur ve dururken kaybettiği kinetik enerji ivmelenme bölgesinden X ışını olarak yayılır . Bir başka şekilde elektriksel bir uyarılmayla atom çekirdeğine çok kuvvetli bir şekilde bağlı olan iç elektronlardan biri ilk halin dışına fırlatılır . Atom elektronlarının elektron durumlarında oluşan bu “boşluk” yine içte bulunan ama çekirdeğe daha zayıf bağlı bir başka elektronun bu “boş” duruma geçişiyle doldurulur .Bu iki düzey arasındaki enerji farkı bir foton biçiminde ortaya çıkar .

İşe karışan enerjinin büyüklüğü dikkate alındığında bu fotonun,görünür fotonlardan 10.000 kez daha fazla enerjiye sahip olduğu anlaşılır . v frekansını fotonun E enerjisine bağlayan (Planck sabiti h aracılığıyla) temel bağıntı E=h.v=h.c /X fotonlarının angström düzeyinde dalga boylarına denk düştüğünü gösterir .Üretilen X ışınları,10 mikron kalınlığında alüminyum yaprakla örtülü bir açıklıktan çıkar . Debi,filamanın ısıtma akımını değiştirmekle ayarlanır . Her elektron anota çarpıp duruncaya kadar bir X ışını dalgası yayılacağından X ışınlarının periyodu elektronların durma süresine eşittir . Elektronların duruncaya kadar metal içinde aldığı yol:

Hareket sabit ivmeli olduğundan burada ortalama hız alınır;buna göre frekans: ise olduğundan dir .

GAZLARDAKİ IŞIMA,DOZ TAYİNİ:
X ışınları içinden geçtikleri gazları iyonlaştırma özelliği taşır . X ışınlarının deteksiyonu ve şiddetinin ölçülebilmesi için bu ışınlar biri altın yapraklı bir elektroskoba bağlanmış iki tablası bulunan gaz dolu bir kaptan,yani iyonlaşma odasından geçirilir . Elektroskop yapraklarının düşüş hızı iyonlaşma derecesini ve dolayısıyla bununla orantılı olan ışıma şiddetini ölçer . Bu şiddet röntgen cinsinden değerlendirilir .

X IŞINLARININ NÜFUZ ETME ÖZELLİĞİ:
Bir X ışınları demeti saydam olmayan bir cisimden geçerken , yavaş yavaş enerjisini bırakır . Soğurulan enerji geçilen kalınlıkla artar ; enerji kaybı , ışınları dalga uzunluğunun (dalga boyu kısa ışınlar daha çok nüfuz edebilir ) ve geçilen elemanın atom numarasının küpü ile ( ağır elementler daha çok enerji yutar ) doğru orantılıdır. Eğer söz konusu elementin soğurma tayfı incelenirse , dalga boyunun bazı değerleri için ani değişimlere uğradığı görülür . Bu özel değerler, atom çekirdeğini çevreleyen farklı elektronların enerji seviyeleri ile ilgilidir. Bu sebeple , X ışınlarının tayfları incelenerek atomların yapısı kesinlikle tespit edilebilir .

X IŞINLARININ TEMEL ÖZELLİKLERİ:
1. Yayılma hızı ışık hızıdır .2. Elektronların yavaşlama süresi çok küçüktür .Bu yüzden X ışınlarının frekansı çok büyüktür.3. Dalga boyları çok büyüktür.(Yaklaşık 1 angström )4. X ışın fotonlarının enerjileri çok yüksektir.5. Gazları yoğunlaştırırlar .6. Saydam olmayan maddelerden geçebilirler . Kurşun levhalarca tutulabilirler.

TIBBİ UYGULAMALAR:
Maddenin içine işleme kabiliyetleri fazla olduğu ve çeşitli organik maddeler tarafından büyük ölçüde soğurulduğu için X ışınlarının tıpta çok önemli uygulamaları vardır;özelikle insan vücudunun incelenmesinde kullanılır . Ayrıca X ışınlarının canlı dokular üzerindeki biyolojik etkilerinden yararlanılır . Bu tedavi,ya yok etme (tümör ve yeni oluşumlarda ) veya ağrılı ve iltıhablı bazı gelişmeleri değiştirme ( kan çibanı , bez iltıhabı , siyatik vb. ) şeklinde yapılır.

X ışınlarının Kullanıldığı Bazı Alanlar:
RADYOSKOPİ: Fluoresan bir ekran yardımıyla bir organ veya cismin X ışınlarıyla muayenesidir . Radyoskopi,baryum platinosiyanür veya tungstenle fluoresan hale getirilmiş bir ekran üstünde X ışınlarının meydana getirdiği gölgelerin incelenmesidir. Radyoskopi,bütün vücudun süratle muayenesini,her duruş şeklinde ve her açıdan organların incelenmesini sağlar .

RADYOGRAFİ: Yalnız X ışınlarını geçiren bir kutudaki hassas bir film üzerinde X ışınlarının iz bırakması ve bu özellikten
faydalanarak resim çekilmesidir . (Bu iş için kullanılan kutu alüminyum gibi hafif bir madenden yapılır ).
Radyografi,için kullanılan röntgen filmi genellikle X ışınlarının etkisiyle fluorışıl hale gelen iki levha arasına yerleştirilir . Bu levhalar X ışınlarının etkisini fazlasıyla arttırır ve poz süresinin kısaltılmasını sağlar . Radyografi akciğer hava peteklerinde bulunan havanın sağladığı kontrast sayesinde özel bir hazırlığa ihtiyaç duymadan göğsün ve kalbin görüntülerini verir . Kalsiyumla yüklü olan iskelet Radyografide çok iyi belirir,içinde fazlaca kalsiyum tuzu bulunan anormal oluşumlar da (böbrek ve safra taşı,kireçlenmiş lenf düğümü vb.) çok iyi görülür .

RADYOMETALOGRAFİ: Madeni parçaların bileşimini veya yapısını bozmadan incelemeye yarayan radyografidir .
Tıbbi radyografi ile aynı fizik ilkeler üzerine kurulmuştur . Gerek kimyasal bileşim değişikliklerini,gerek madenin iç yapısındaki kusurları meydana çıkarmak için madeni bir parçanın çeşitli kısımlarının X ışınlarını farklı şekilde soğurması özelliğinden yararlanılır . Özellikle X ışınımlarını daha az soğurarak film üzerinde normal bölgelerden daha koyu lekeler halinde görülen boşlukların ve az yoğun kısımların belirlenmesini sağlar . Aynı şekilde parçaya karışmış olan ve soğurma kat sayısı parçanın yapıldığı madenden farklı olan yabancı maddeler de film üzerinde daha açık veya daha koyu lekeler halinde görülür . Ayrıca radyometalografi sayesinde bakır alaşımlarındaki bazı bileşenlerin veya madenlerin(soğurma gücü yüksek olan kurşun gibi) yapısal ve kimyasal bakımdan homojen olup olmadıklarını denetlemek kolaylaşır .

TOMOGRAFİ: Bir organ ve organizma kesitinin röntgenle filmini çekmeye yarayan usuldür . Gerçekte 1-2 cm kalınlığında ince bir dilimin filmi söz konusudur . Böylece belli bir organ,mesela akciğer art arda dilimler halinde yatay veya enine ve boyuna dikey düzlemler üzerinde incelenebilir .
Tomografi yapmak için X ışınları üreten tüpe ve hassas filme çeşitli yer değiştirme hareketleri yaptırılır,öyle ki sadece bu yer değiştirme hareketinin eksenine rastlayan belli bir düzlem üzerinde bulunan şekiller filmde gözükür ; belli düzlemin önünde,arkasında,üstünde,altında vb. Bulunan şekiller açıkça gözükmez . Yani hassas filmi hemen hiç etkilemez ancak çok silik çizgiler halinde belirir.

RADYOTERAPİ: X ışınlarının biyolojik etkisine dayanan tedavi usulüdür .

Php ile class özellikleri

Bir önceki yazımızda sınıflarımızda kullanabileceğimiz public, protected, private, static, const ve final gibi özelliklerin geldiğine değinmiştik. Bu özellikler sınıf içerisindeki bir değişken veya metodun kullanıcı tarafından kullanılıp kullanılmayacağına karar vermek veya türetilen bir sınıfın bunu kullanıp kullanamacağını karar vermek için kullanıyoruz. Yani kısaca özetlemek gerekirse bir kısıtlama söz konusu yapabilmekteyiz. Bu özellik php4 ile yapılamamktaydı bu da yazılımcılara büyük bir sıkıntı idi.

Zira hangi metot veya değişkenlerin public veya private olduğunu belirtmek zorunda kalırdık. Php5 ile artık bu özelliklere hakimiz.

Public Özelliği

Öncelikle public özelliğine değinelim. Public özelliği atanan bir değişken veya metot kullanıcı tarafından erişilebilir olmaktadır. Aynı zamanda sınıf içerisinden veya türeyen bir sınıf içersinden de erişebilir.

Hemen bir örnekle daha da pekiştirelim.

< ?php
class a
{
    public $isim = 'yusuf';

    public function isimGetir()
    {
        echo $this->isim;
    }
}

$a = new a;
echo $a->isim;
echo '<br />';
$a->isimGetir();
?>

Yukarıdaki örnekte hem bir değişkene public özelliğini hem de bir metoda public özelliğini atadık. Public ve diğer özellikler değişken veya metotdan önce başına yazılır örnektede görüldüğü gibi.

$a ve isimGetir() e public özelliği atandığı için sınıf başlatarak a classındaki bu değerlere erişme hakkına sahip olduk.

Protected Özelliği

Protected özelliği atanan bir değişken veya metot ise sadece sınıf içerisinden veya türetilen bir sınıf içerisinden erişim hakkına izin verir. Yani kullanıcı başlattığı sınıf içindeki protected tanımlı değişken veya metotlara asla erişemez.

Örnekle devam edelim.

< ?php
class a
{
    protected $isim = 'yusuf';

    public function isimGetir()
    {
        echo $this->isim;
    }
}

$a = new a;
echo $a->isim;
echo '<br />';
$a->isimGetir();
?>

Yukarıdaki örneği çalıştırdığımızda ekrana “Cannot access protected property..” diye hata çıktısı verecektir. Bunun sebebi classı başlatıp ardından da protected özelliği atanmiş değişkeni çağırmak istememizden dolayıdır. Ancak echo $a->isim; satırını silersek ekrana bu sefer $isim içeriğini yazacaktır.

Neden hata vermiyor gibi bir düşünce gelebilir aklınıza ama ne demiştik protected veya private tanımlı bir değişken veya metot sadece sınıfın kendi içinden çağrılabilir dolayısıyla public tanımlanmış isimGetir() metodu sınıfın içinde olduğu için $isim değişkenine bu metot sayesinde erişmiş oluyoruz. Böylece classı kullanacakların classı olumsuz etkilemesinden korumuş oluyoruz.

Private Özelliği

Private özelliği de işleyiş olarak protected a benzese de aslında protected tek farkı türetilen bir classdan erişim hakkı yapamaz. Bu da demek oluyor ki private özelliği atanan değişken veya metot sadece o sınıf için özel olmuş oluyor. Hiç bir şekilde classı kullanmak isteyen ziyaretçi veya türeyen bir sınıf bu değişken veya metota erişim yapamaz.

Örnekle devam edelim

< ?php
class a
{
    private $isim = 'yusuf';

    public function isimGetir()
    {
        echo $this->isim;
    }
}

$a = new a;
echo $a->isim;
echo '<br />';
$a->isimGetir();
?>

Yukarıdaki örnekte bu sefer $isim değişkenine private özelliğini atadık. Sınıf başlatılıp ardından $isim değişkenini çağırdığımızda ekranda “Cannot access private property..” gibi bir hata ile karşılaşarız. Çünkü $isim değişkeni sadece o sınıf için özel bir değişken. Hiç bir şekilde dışarıdan ( kullanıcı tarafından ) veya türetilen sınıftan erişim sağlanamaz.

Böylelikle türetilen classların da buna etki edebilerek mevcut classın işleyişinin bozulması önlenmiş olur.

Static özelliği

Static özelliği atanmış bir değişken veya metot ramde saklanır. Böylece sürekli sürekli çağrılarak ramden çalmak yerine bir defaya mahsus rame atılarak performans kaybı önlenmiş olur. Static özelliğini herşeye atamakta doğru değildir. Zira projede kullanılacak sabit değişken veya metota atamak doğrudur. Çünkü bunlar hep aynı sonucu döndürecekleri için bir defaya rame aktarılması bize performans açısından büyük hız getirecektir.

Ayrıca static özelliği atanmış bir değişken veya metoda sınıf içerisinde $this yerine self:: ile erişim sağlanmaktadır.

Örnekle devam edelim.

< ?php
class a
{
    private static $isim = 'yusuf';

    public static function isimGetir()
    {
        echo self::$isim;
    }
}

a::isimGetir();
?>

Bu örnekte de isimGetir metoduna hem public ( dışarıdan erişim yapma özelliği ) hem de static özelliği atanmıştır. Burda tek fark olarak normalde sınıfı başlatmamız gerekirdi ancak isimGetir metodu static olduğu için direk olarak erişim yapabiliriz. Buna değişkenlerde dahil.

Dışarıdan erişim yaparken sınıfadi::metot veya değişken şeklinde erişim yapabiliriz. a::isimGetir() diyerek a classının isimGetir() metoduna direk erişim yaptık ve static metodumuzu çağırdık böylece artık rame atıldı veya bundan sonraki her çağrılmasında artık bize ramden dönerek performans artışı sağlamış olacaktır.

Const Özelliği

Const özelliği atanan bir değer class içinde sabit özelliğini alır. Bu bizim normal kodlarımızdaki define() metodu ile aynıdır fakat sadece class içinde geçerlidir. Const özelliği atanmış bir sabite $this ile değil yine self:: ile erişim yapmaktayız dolayısıyla static özelliğini alırlar çünkü sınıf boyunca sakladıkları değer aynı kalacağından bir defaya mahsus ram de tutulurlar.

Ayrıca const özelliği atanan sabitin başında $ işareti bulanamaz. const sabit = ‘deger’; şeklinde tanımlanırlar.

Örnekle devam edelim.

< ?php
class a
{
    const isim = 'yusuf';

    public function isimGetir()
    {
        echo self::isim;
    }
}

$a = new a;
echo a::isim;
echo '<br>';
$a->isimGetir();
?>

Bu örnekte de görüldüğü gibi isim sabiti static özelliği de olduğu için hem a::isim; şeklinde ulaşabildik hem de sınıf içinde bir metot sayesinde ulaşabildik.

Final Özelliği

Final özelliği atanmış bir metot veya sınıf son metot veya son sınıf olduğunu işaret eder yani kendisinden sonra herhangi bir başka metot veya sınıf gelemez anlamını taşımaktadır.

Örnekle devam edelim

< ?php
class a
{
    private $isim = 'yusuf';
    public final function isimGetir()
    {
        echo $this->isim;
    }
}

class b extends a
{
    private $baska_isim = 'veli';

    public function isimGetir()
    {
        echo $this->baska_isim;
    }
}

$b = new b;
$b->isimGetir();
?>

Bu örnekte a classının en son metodunun isimGetir() olduğu tanımlanmıştır ve bu metotdan sonra herhangi bir metot gelemeyecektir. Yani a sınıfından türeyen bir class da hiç bir şekilde isimGetir() metodu bulunamaz çünkü isimGetir() a sınıfının final metodur ve override (yok sayılarak yeniden aynı metot yazılamaz. (tamam tercümem biraz düşük oldu :) ) edilemez.

Bu örnek bize metot içindi birde sınıflar bir birleri arasında türetilirken artık son sınıf olduğunu belirtmemiz gerekebilir. Bunun için de class sözcüğünün başına final anahtarı getirilir.

< ?php
class a
{
    public function aGetir()
    {
        echo 'Ben A sınıfıyım. ';
    }
}

class b extends a
{
    public function bGetir()
    {
        echo 'Ben B sınıfıyım. ';
    }
}

final class c extends b
{
    public function cGetir()
    {
        echo 'Ben C sınıfıyım ve benden sonra başka bir sınıf bana extends edilemez. ';
    }
}

$c = new c;
$c->aGetir();
$c->bGetir();
$c->cGetir();

class d extends c
{
    public function dGetir()
    {
        echo 'Ben D sınıfıyım.';
    }
}

$d = new d;
?>

Bu örnek çalıştırıldığında c classı final anahtar sözcüğü atandığı için kendisinden hiç bir şekilde sınıf türetilemeyecek ve ekrana “Class d my not inherit from final class (c)..” gibi şeklinde hata mesajı döndürecektir.

kaynak http://ysfkc.com/php/php-class-ozellikleri.html